9 Şubat 2011 Çarşamba

kendim vs kendim

benim gibi adamlar doğdukları gün, bir cezaya çarptırılırlar; nasılsa gelecekte bu cezaya bir kılıf uyduracakları bilindiği için.

önce kafamıza bir kuruntu takarlar.
sorgulatırlar.
çelişkiler sunarlar. arka arkaaya binelrce soru sorarlar. susmazlar, durmazlar, ağlatırlar. ama çocuksundur, anlayamazsın. bir şeyler sezersin ama asla tam anlayamazsın.
bu anlayamamak o çocuğu üzer, insanlardan uzaklaştırır.

daha sonra o çocuğu alırlar, uzaktan insanları seyretmesini sağlarlar. o çocuk öyle böyle orada kalır. mutlu olmak ya da olmamak önemli değildir. izledikçe insanları, büyür. büyüdükçe daha fazla sorugular. sorguladıkça olgunlaşırç olgunlaştıkça hırçınlaşır..

ve çocuk daha da büyür.

bir aşamadan sonra aklımıza inanç ile ilgili sorular gelir. inançlarımızı sorgularız. "inanç" deriz, "neden" deriz? "biz niçin bir şeylere inanıyoruz" deriz. "niçin güveniyoruz?" deriz. kafamızı kemirir bu inanç konusu. en sonunda anlarız; kendimizden başka inanacak kimsenin olmayacağını. bu bir kabulleniştir. biliriz, her kabulleniş bir inanç değildir, aksine her kabulleniş bir çaresizliktir, binelrce soru ve cevap karşısında çıkan yeni sorulara.

inançsızlaştıkça bencilleşiriz. bencil oluruz. bencil bir halde büyürüz. kendimizi sever, kendimizi biliriz. her yolun sonunda kendimizi görürüz. tanrı oluruz. yaratıcı oluruz. güçlü oluruz. ama hep bunları "olmuş sanarız". hiç öyle olmayız. özünde eziliriz de eziliriz kendimize karşı. fakat kendimizden başka inanacak bir şeyimiz olmayından, hep öyle "sanarız".

bir zaman daha geçer, sevgiyi sorgularız. fakat nasıl yaparız? bizler inanıyoruz, önce kendimize, sonra yine kendimize. sevecek bir şeyimiz yoksa eğer, niçin inanırız kendimize? biz, inanmadıklarımızı sevmeyiz.

bir yokuş çıkarız, bir uçurum ararız. atlamak, bir daha dönmemek için.
düşeriz, düşünmeksizin. hızlı hızlı düşünmek isteriz, yine de düşeriz. düşünmemek için, bir daha düşmemek için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder