yorulmak aslında yanlış bir tanım idi.
yorulmadım.
hala eskisi gibi sağlamım.
tanrı beni yaratıken öyle bir hayal gücü vermiş ki... düşünmekten ölsem bile, düşüncelerimin hayal olduğu gerçeği önüme sunulunca aslında hiç düşünmediğimi farkedip yorgunluğumu unutuyorum.
peki.
yalnız bir adam ne yapar?
-düşünür.
bana neden düşünüyorsun diye sormak niçin öyleyse?
-bilmem.
bilmemek. ne kötü bilmemek. ne acı. ne acınası ne zavallı bir şey bilmemek. ben sizin bilmek istemedikleriniz için her gün o aptal kocaman ama boş beynimin içinde savaş veriyorum! ne acı ne zavallı.
aklı başında bir insan kendini her zaman küçük ve korkak görür - dostoyevski
yıllarca aynı yerde saymak. ne ileri ne geri; bir adım bile atamamak ne kötüdür değil mi sevgili okuyanlar.
ruh çoğu zaman bedenle bütünleşiktir. normal sayılabilecek kategoride insanlar için bu böyledir. insanları sınıflandırmak kötüdür. ama bu kaçınımazdır! ruh beden ile bütünleşik olursa, beden bulunduğu ortamdan kaçmak istemez.
ruh beden ile bütünleşik değil ise beden sürekli kaçar. nereye kime bilienmez ama kaçar. birilerine sarılır, birilerinden ayrılır ama sürekli kaçar. kaçmaktan yorulur, yorgunluktan kaçma isteği uyanır ve yine kaçar. insanın tıpkı gölgesinden uzaklamayı istemesi gibi.
--
korku
öfke ile bir savaş verir iken
bütün duygular toplandı
sevgi, cesaret ve umut savaşı bitirmek istedi.
ama son sözü
yalnızlık söyledi.
kaçın.
ruhunuz sizi terkedene
tanrı sizi sevene
korku sizi özleyene dek!
kaçın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder