21 Mart 2011 Pazartesi

inançlar vs duygular

ve biz dünyalar yaratıp, dünyalar yok edenler,


bugün burada bir şeyler anlatmak istiyorsak bir çok nedeni olabilir; yaşamayı sevmek, insanları sevmek, korkmak, inanmak, yalvarmak, düşünmek daha niceleri. her istek bir yeniden doğuşun hikayesidir aslında.
isteklerimiz bizlerin yeniden doğmaya, yeniden yaşamaya ve yeniden anlatmaya yönelik attığı sert ama kararsız adımlardır.
şimdi sizlere bir hikayemden bahsedeceğim; içinde yalvarış ve korku içeren bir istek sonucu doğan bir hikaye..

günlerin en yorucu ve en soğuk olanıydı. duygu fırtınaları esiyor, ortalığı darma dağın ediyordu. inanılması güç bir sertlikteydi bu rüzgarlar. şimdilerde bir çok insanın 'sevgi' diye tabir ettiği bir duygunun yokluğunda oluşan fırtınaydı. tüm hisler, bir araya gelip kendi aralarında türlü kararlar almışlardı. en ağır karar ise 'sevgi' yok edilecekti. idamına karar verildi. mahkemeye defalarca temyize gidildi, fakat geri dönüşüy yoktu. işin en ilginç tarafı şu idi; sevgi durumundan şikayetçi değildi. herkesin onu suçlayıcı tavırlarına karşı hiç bir şey söylemiyordu. geri dönüşü olmayan bir yoldu bu.. ilk başta umut geldi, anlattı sevgiye bir şeyleri. umudun arkasından korku ve onun arkasından öfke.. daha devamı gelemezdi, çünkü öfkenin bittiği yerde başlıyordu sevgi. işte o an düşündü ve hatırladı o sabahı, konuştu ve ağladı bu mısraları


inançların ve duyguların ters düştüğü zamandı.
öfke ve korku karşımda
bana bağırıyorlar
"bırak, dünya buna değmez!" diye.
yanımda bir umut var
"denemeye değer, kaybedecek ne var ki
inancımızdan başka?"


inançlar..
işte o sabah doğdu.
o sabahın akşamında oldu her şey.
inançlar, kaybedilmeye değer görüldü.
inançlar, yok edilmeye değer görüldü.
öyle bir sabahtı,
inançlar sevginin var gücüyle yerin dibine itildi.
korku ve öfke o sabahın akşamında
inançlarla birlikte uyudu.
o sabahın akşamında oldu
sevgi uyur iken, inançlar uyandı;
bir kılıç darbesi ile umudu yaraladı,
korku ve öfke sevgiyi
o sabahın akşamında hapsettiler."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder