bizler, eskiden
henüz daha çok küçük ve yok iken.
büyük hayaller kurardık. kimseye anlatma ihtiyacı gözetmeden düşüncelerimizle dünyayı dolaşırdık.
çeşitli simgelerden tanrılar yapar, farklı görünüşteki insanları da sayardık.
kimseye inanma ihtiyacı hissetmeden
sadece hayallere bakardık.
hayallerimiz büyüdükçe, bizler yalın ve yalnız olduk.
duymayı bırakın, artık göremiyorduk.
görememekten, takılıp düşüyorduk. sonunda tanrı ortaya çıktı
kendini gösterdi ve bizlere kızdı..
"size hayal kurasınız diye vermedim ben o beyinleri!"! diye kızdı..
haklıydı.
onun bize verdiği bir şeydi.
istemediği bir şeyi yaptık, hayal kurduk. aslında o da istiyordu
lakin onun da duyguları buna engel oluyordu.
bizler,
hayal kurdukça körleşen canlılar.
çok fazla oyunlar kurduk.
herkese oynattık. kimse de anlamadı.
birileri başka birilerinin oyununda başrol oyuncusu oldu.
kimileri öldü, kimileri öldürüldü.
kimileri yanlış yollarda kaldı
kimileri yalnız kaldı.
inananlar oldu, kandırılanlar oldu.
güven ve sevgi en çok kullanılan sözcükler oldu.
herkes izledi.
kimse alkışlamadı
kimse yuhalamadı. olması gereken buydu.
ve bu oyun böylece devam etti.
bu hayaller bize tanrıdan gelmiyordu
artık anlamıştık. tanrıdan gidiyordu.
biz kurdukça tanrı gitti.
sonunda kör olan bedenimiz, ruhsuz kaldı.
tarih henüz bugünü göstermiyordu.
zaman henüz bu kadar uzun değildi.
bekledik.
beklemekteyiz.
geri döneceğimiz dünü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder